T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BİNGÖL / MERKEZ - Borsa İstanbul Sarayiçi İlkokulu

Engelli Çocuğun Kabul Süreci

ENGELLİ ÇOCUĞU KABUL SÜRECİ

Her aile bir bebek beklerken o bebek hakkında hayaller kurar ve engelli bir çocuğun dünyaya gelmesi ihtimali hiç düşünülmez. Yapılan tüm hazırlıklar normal bir bebek içindir. Ana-baba haricinde ailenin tüm fertlerinin de beklentisi aynı şekildedir.

Doğumdan önce birçok ailenin engellilik ile alakalı bilgileri oldukça azdır. Doğum öncesi dönem boyunca birçok ailenin en büyük korkularından biri de engelli bir çocuk dünyaya getirme ihtimalidir. Bu sebeple aileler “kız erkek fark etmez eli ayağı düzgün olsun” gibi sözlerle beklentilerini ifade ederler.

Bir çocuğun doğumu aileyi gerek yapısal, gerek gelişimsel, gerekse işlevsel olarak etkiler. Çocuğun doğumuyla duyulan mutluluk ve sevinç bu değişimlerin olumsuz etkilerinden aileleri korur. Çocuğun engelli olması halinde ise sevinç ve mutluluğun yerini yoğun bir yas duygusu alabilir. Aile böyle bir çocuğun doğumuyla çok karmaşık bir psikolojik hal içine girmektedir.

ÖZÜRE UYUM SÜRECİNDE AİLELERİN GEÇİRDİĞİ AŞAMALAR

1. Aşama: Şok, İnkâr, Keder ve Çöküntü (depresyon)

2. Aşama: Karışık Duygular, Suçluluk, Kızgınlık, Utanma

3. Aşama: Kapı Kapı Dolaşma, Anlaşma, Uyma ve Yeniden Düzenleme, Kabul ve Uyum

1. Aşama:

Şok: Anne-baba inançsızlık ve çaresizlik içinde olayı bir türlü kabul edemez. Özellikle anne ağlama krizleri içinde gerçek bir trajedi yaşar.  Bu şok evresi kısa veya uzun sürebilir. Bu evrede ebeveyn yakın çevresi ile etkileşimini tamamen kesmiş durumdadır.

İnkar: Bazı anne-babalar çocuklarındaki bu farklılığı kabul etmeyerek uzmandan uzmana dolaşır, çareler arayarak çocuklarının iyi olabileceği ümidini taşırlar. Bir korunma şekli olan inkar, bilinmeyen korkusundan ve çocuğun gelecekte neler yapabileceğinin belirsizliğinden kaynaklanmaktadır. Anne-baba bu evrede kendilerini ifade etmekte çok zorluk çekmektedir.

Keder ve Çöküntü (Depresyon):  Yaşanması gerekli olan bu tepki, gerçeğin farkına varmaya doğru bir gidişi oluşturur. Ancak aşırı yas ve depresyon bazı ailelerde hayat boyu devam edebilir. Bu dönemde aileler, çevresiyle alakalarını asgarî seviyeye indirir ve normal çocuk hasreti duyarlar. Aile, tüm çabalarına rağmen, çocuklarının engellilik halinin ortadan kalkmadığını fark etmekte; yoğun bir üzüntü ve keder duygusu içinde kendisini ümidsiz hissetmektedir.

2. Aşama:

Karışık duygular: Sevgi ve kızgınlık duygularının bir arada yaşanmasıdır. Aileler bu duygu ile ya kendilerini engelli çocuklarına tam adarlar ya da reddederler. Engelli çocuk gerçeğini kabul etmeyerek ondan yapabileceğinin fazlasını isterler. Ya da sadece çocuğun bedensel ihtiyaçlarını karşılayıp, duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelirler.

Suçluluk:  Ailenin yaşadığı duygular arasında üstesinden gelinmesi en zor olan belki de suçluluk duygusudur. Aileler şu ya da bu şekilde çocuğun engeline sebep olduklarını ve geçmişteki hataları için bir şekilde cezalandırıldıklarını düşünürler. Gerçekçi olmaksızın sadece “bu niye bizim başımıza geldi” diye sitem ederler. Aileler çocuklarının engelli olmasına dair gerçekçi olmayan fikirlere kapılabilirler.

Kızgınlık:  Kızgınlık, ailelerin engelli çocuklarını kabule giden yolda önemli bir engeldir. Aile “niye bana oldu? neden bizim başımıza geldi?” sorularına cevap aramaktadır. Ayrıca kızgınlık duygularını uzmanlara, öğretmenlere, terapistlere yansıtarak onları suçlamaya başlar.

Utanma:  Aileler çocuklarındaki engeli, kendilerinin bir engeli olarak algılamaktadırlar. Bu sebeple bazı anne-babalar çocukla birlikte dışarıya çıkmak istemezler ve çoğunlukla eve kapanmayı tercih ederler. Çoğu zaman toplumun çocuklarına gösterdiği, red, acıma ve garipseme duygularıyla baş etmeye çalışırlar.

3. Aşama:

Kapı Kapı Dolaşma ve Anlaşma: Bu dönemde aile, çocuğunun engelini ortadan kaldırmanın yollarını arar. Aile için mühim olan çocuğun normal hale gelmesidir. Aile bunu gerçekleştirebileceğini ümid ettiği herkesle anlaşmaya girebilir. Bu kişi tıp doktoru, uzman, sihirli güçleri olduğu sanılan biri, hatta Tanrı olabilir. Anlaşma çoğu kez “eğer çocuğumu iyileştirirsen, ben de ...” şeklinde olmaktadır.  Kapı kapı dolaşma suçluluk ve çaresizlik duygularının bir yansıması olmaktadır

Uyma ve Yeniden Düzenleme: Aile artık farklı hususiyetlere sahip bir çocuğu olduğunu ve neler yapabileceğini gerçekçi bir şekilde düşünmeye ve çocuklarıyla daha etkili ve verimli bir ilişki düzeyi oluşturmaya çalışır. Tabi bu da aile fertlerinin olumlu yaklaşım ve iletişimiyle yakından alakalıdır. Bazı aileler birbirine destek olurken, bazıları da birbirinden uzaklaşabilirler.

Kabul ve Uyum:  Aileler bu duyguları yaşadıkça, kendileri ve çocukları hakkında çok şeyler öğrenirler. Böylece yalnız çocuklarını değil, kendilerinin de zayıf ve kuvvetli taraflarını kabul etmeye başlarlar. Pek çok aile yaşadıkları tecrübenin onları olgunlaştırdığını, hayatın kıymetini daha iyi anladıklarını ifade eder. Engelli çocuğu olan anne-babaların geçirdikleri aşamalar bir noktaya kadar benzerlik göstermekle birlikte anne-babalar zaman zaman bu aşamalar arasında gidip gelebilirler ya da bir aşamaya takılıp kalabilirler.

Kardeşlerin Yaşadığı Duygular Ve Gösterdikleri Tutumlar:

Kızgınlık, Kıskançlık, Düşmanlık, Suçluluk, Keder, Korku, Utanma, Reddetme, Kabul ve Uyum.

Aile Tepkilerini Etkileyen Değişkenler:

Ailelerin sorunla başa çıkma kapasiteleri, ailenin büyüklüğü ve kültürel yapısı, anne-babaların şahsiyet özellikleri, eşlerin birbirlerine ne ölçüde yakın ve destek oldukları, anne-babaların evlilik uyumları, dinî inanışları, yakın çevrenin ve toplumun özellikleri, aile fertlerinin sosyoekonomik seviyeleri, doktorların davranışları ve sorunu izah tarzları, çocuğun cinsiyeti, engelinin türü ve derecesi gibi faktörler etkilemektedir. Aynı zamanda toplumun ve devletin bu çocuklara ve ailelerine verebildiği hizmetlerle, servislerin niteliği ve niceliği de önemli olmaktadır. 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 27.09.2017 - Güncelleme: 27.09.2017 06:25 - Görüntülenme: 467
  Beğen | 0  kişi beğendi